Altı partinin 28 Şubat 2022’de açıkladıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” metni, Türk demokrasisinin geleceği açısından yaşamsaldır. Metin, bir taraftan, kendisi bir koalisyona dayansa da artık tek parti refleksleri giderek demokrasinin temel ilkeleriyle çatışan bir yönetimin demokratik olarak değiştirilebilmesini sağlamaya çalışan bir seçim mutabakatıdır, diğer taraftan Cumhuriyeti ve parlamenter sistemi restore etmeyi hedefleyen bir çalışma metnidir. Bu yönüyle değerlidir. Şimdi övgüleri kısa tutup eleştirilere geçelim ve metinde olmayanları sıralayalım.

- Kısa bir değinme dışında toplumsal refah üzerine sistematik yaklaşım yok. Vatandaşlık ücreti, yoksulluk, işsizlik, yoksulları sömüren sadaka kültürünün demokrasiyi engellemesi, işsiz kalmama hakkı yok.  

- Sağlık ve eğitim başta, özelleştirmeye, genel olarak neoliberalizm sonrası yaşanan çöküntüye karşı düşünce yok.

- AKP’nin 20 yıldır yarattığı zenginlere yönelik büyük gelir ve mülk transferi konusunda hiçbir değini yok.

- Kadınların, engellilerin çalışma hayatına katılmalarına değinilse de grev hakkı, işyeri demokrasisi, prekarya yok.  

- Sanayileşme, sanayi sonrası toplum modelleri, kapitalizmi değil insanları öne alan bir ekonomik yönelim yok.  

- TL’nin değerini koruma, finans yerine üretimi öne çıkarma, yüksek faizle borçlandırılan, icralarda sürünen milyonları rahatlatacak önlem yok.

- Beşibiryerdelere bir değini yok, milli hasılayı artırıyormuş gibi görünen ama aslında milli kaynakları çarçur eden müteahhitlik projelerine karşı, genel olarak montajcı sanayinin ve turizm başta hizmet sektörünün ucuz emek politikalarına karşı bir proje yok.

- Tarımda üretimsizlik kısır döngüsünü nasıl kıracağımıza ilişkin öneri yok. Tohumculuk, gübre, girdi fiyatları yok.

- Gıda sağlığı ve güvenliği konusunda öneri yok.  

- Kara paraya, suç örgütlerine, uyuşturucu tüccarlarının transit yolu olmaya, uyuşturucu pazarına dönüşmeye karşı önlem yok.  

- Çevre konusuna önem verilmesine, Paris İklim Anlaşmasına uyulacağı belirtilmesine karşın, çevre konusunda radikal hiçbir önlem ve öneri yok. Toplu taşıma ve diğer çevre dostu ulaşım biçimleri, kirli sanayilerin kovulması, altını maden şirketlerine verip siyanürü yöre halkına vermek,  dünyanın çöplüğü haline dönüşmek yok.

- Deniz kirliliğine kısaca değinilse de deniz, deniz ulaşımı ve denizcilik, “Mavi Vatan” yok.

- Yeni sistemde parti içi demokrasiyi destekleyecek hiçbir unsur yok.

- RTÜK’ün bağımsız ve tarafsız bir hale getirileceği belirtilmesine karşın, haber alma hürriyeti ve sansüre karşı değini yok.

- Metinde Kürt lafı geçmediği gibi, metinde 66 kez Türkiye adı geçmesine rağmen, Türk de yok. Alevi de yok. Ülkemizdeki hiçbir azınlık yok.

- Din ve vicdan özgürlüğüne değinilmesine karşın laiklik yok. Diyanet’e değini yok.

- Dış politika, AB üyeliği, NATO, komşularımızla ilişkiler yok.

- Spor yok. Gençler hakkında kısa bir bölüm dışında proje yok.

- Yüksek Seçim Kurulu hakkında bölüm olsa da seçim kanunlarında seçim bölgeleriyle sonuçları etkileyecek şekilde oynamak dahil demokratik olmayan değişiklikleri engelleyecek mekanizma yok.

- Kadın hakları üzerine bir bölüm olsa da İstanbul Sözleşmesi yok.

- Cinsel azınlık yok.

Cumhuriyet - Olaylar Ve Görüşler

 

Yazının bir de daha uzun bir bölümü bulunmaktaydı. Cumhuriyet gazetesi 450 kelimelik bir limit belirlediği için yazının aşağıda verilen asıl hali basılamamıştır. 

 

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni

Cenk Aygül

Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin 28 Şubat 2022’de açıkladıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” başlıklı mutabakat metni Türk demokrasinin geleceği açısından yaşamsal önemdedir. Hükümet çevreleri ve bağlı medya tarafından “benzemezlerin birliği” olarak küçümsenmeye çalışılan bu oluşum[1], bir taraftan aslında kendisi de bir koalisyona dayansa da, artık tek parti refleksleri giderek demokrasinin temel ilkeleri ile çatışan bir yönetimin demokratik olarak değiştirilebilmesini sağlamaya çalışan bir seçim mutabakatı olarak, diğer taraftansa cumhuriyeti ve parlamenter sistemi restore etmeyi hedefleyen bir çalışma metni olarak son derece değerlidir. Metnin içinde bir karanlık tünelin içindeyken görülen bir ışık gibi önemsenmesi gereken öneriler bulunmaktadır.

Metin “Cumhuriyet tarihinin en derin siyasi ve ekonomik krizlerinden birisini” yaşadığımızı belirterek başlamakta ve yaşanılan bunalımın temel suçlusu olarak da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini görmektedir (s.9). Sistemin sorunları 16 Nisan 2017 referandumu ile başlamış ve yeni sistem darbe girişimi sonrasının “olağanüstü hal koşulları altında”, müzakere edilmeden, toplumsal uzlaşmaya önem vermek şöyle dursun, demokratik bir ülkede olmazsa olmaz medya tartışması ve sivil toplum örgütlerinin toplantı ve gösteri hürriyetleri sınırlanmış bir şekilde, üniversiteler ve baroları tartışmaya katmadan ve üstüne üstlük darbe sonrası güvenlikçi dilin getirdiği oldu-bittici bir ortamda getirilmiştir ve bütün baskılara rağmen “toplumun neredeyse yarısının reddettiği” bir biçimde Q,41’e H,59 gibi son derece dar bir çoğunlukla kabul edilmiştir (ss.11-12).

Sonuçta kurulan kişisel, keyfi ve otoriter yönetim biçimi bütün denge ve denetim olanaklarını kaldırmış, “bütün yürütme yetkisi tek kişide toplanmış”, parlamento “etkisiz hale getirilmiş”, “yargı bağımlı hale getirilmiş” ve “Anayasa’daki tarafsızlık yeminine rağmen, Cumhurbaşkanı parti genel başkanlığına devam etmiştir” (ss.12-14).

Mutabakat metnini hazırlayan partiler mevcut sistem eleştirisini yaptıktan sonra da Türkiye Cumhuriyetini demokrasi ile taçlandıran bir Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi kurmak için bir “başlangıç ve yeniden inşa” iddialarını ortaya koymuşlardır. Ortaya konulan noktalarda bu yazının sınırları içinde değinmek mümkün olmayan son derece değerli bir çok görüş bulunmaktadır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde “temsilde adalet ve yönetimde istikrarın” (parlamento ile hükümetin) dengeli olarak geliştirilmesi (s.19), seçim barajının %3’e indirilmesi (s.20), yurtdışında yaşayan vatandaşların parlamentoda temsili, torba kanun usulünün terkedilmesi ve temel hak ve özgürlüklerin Kanun Hükmünde Kararnameler ile düzenlenmemesi (s.22), Cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl ile sınırlandırılması ve daha sonra aktif siyasete veda etmesinin sağlanması (s.26), OHAL yönetimlerinin keyfi bir yönetime dönüşmemesinin sağlanması (s.28), çoklu baro düzenlemelerinin kaldırılması (s.31), kamu yönetiminde kadınlarının sayısının arttırılması ve mülakatın kaldırılması (s.44), YÖK’ün kaldırılması (s.44), ve Merkez Bankası bağımsızlığının sağlanması (s.45) gibi öneriler son derece isabetli görüşler olarak öne çıkmaktadır. Ne var ki, mutabakat metninde varolan değerli görüşlerin yanısıra, bir de oldukça uzun bir olmayanlar listesi bulunmaktadır. Bunların bir kısmını aşağıda belirtmekteyiz.

Mutabakat metninin “Yeni Bir Sistem Öneriyoruz” başlıklı bölümü haklı olarak eleştirilmektedir. Örneğin, Örsan Öymen Cumhuriyet gazetesinde 21 Mart 2022 tarihli yazısında mutabakat metninin “Reform önerimiz ile 1961 Anayasası’nda geçerli olan, bürokratik kurumların, siyaset üzerinde bir vesayet makamı olarak kurgulanmasını reddediyoruz” diyen bölümünü eleştirmekte ve “CHP’yi ve İYİ Parti’yi, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve/veya Recep Tayyip Erdoğan ve/veya Fethullah Gülen ve/veya ABD emperyalizminin “ılımlı İslam” projesi mi yönetmektedir?!” diye sormaktadır.

CHP ve İyi Parti’nin hem seçim mutabakatına giren koalisyon güçlerini arttırmak hem de demokratik rejimin restorasyonunu sağlamak için diğer dört parti ile ortaklaşa hareket etmeleri kendi siyaset taktik ve stratejileri açısından anlamlı olabilir. CHP epey bir süredir yaptığı gibi, nereden öğrenildiği tartışmalı “AKP soldan değil sağdan yıkılır” tezinin hikmetine hala inanıyor olabilir. Ne var ki, böylesine bir atmosferde bile oy oranlarının yeterince artmıyor olmasının bir nedeni olmalıdır ve bu neden kesinlikle toplumun hükümet partilerine olan teveccühü değildir. Aşağıda görülen, mutabakat metninde tesbit edebildiğimiz olmayanlar listesi muhalafet partilerinin neden kitlelerde hayal kırıklığı yarattığına dair bir fikir vermelidir:

-          Çok kısa bir değinme dışında toplumsal refah üzerine bir sistematik yaklaşım yok. Örneğin, vatandaşlık ücreti yok, yoksulluk üzerine tek laf yok, yoksulları sömüren bir sadaka kültürünün demokrasiyi engellemesi yok. İşsiz kalmama hakkı yok. İşsizlik üzerine tek laf yok.

-          Sağlık ve eğitim başta olmak üzere özelleştirmeye ve genel olarak neoliberalizm sonrası yaşanan çöküntüye karşı bir düşünce yok.

-          AKP’nin 20 yıldır yarattığı ve hala devam eden zenginlere yönelik büyük gelir ve mülk transferi konusunda hiçbir değini yok.

-          Çalışma hayatı geçtiğinde kadınlar ya da engellilerin çalışma hayatına katılmalarına (s.38) değinilse de, grev hakkı yok, işyeri demokrasisi yok, prekarya yok.

-          Sanayileşme, sanayi sonrası toplum modelleri, kapitalizmi değil insanları öne alan bir ekonomik yönelim yok.

-          Türk lirasının değerini koruma yok. Finans yerine üretimi öne çıkarma yok. Yüksek faizle borçlandırılan, icralarda sürünen milyonları rahatlatacak bir önlem yok.

-          Beşibiryerdelere bir değini yok, Türkiye’de milli hasılayı artırıyormuş gibi görünen ama aslında milli kaynakları çarçur eden müteahhitlik projelerine karşı, genel olarak montajcı sanayiinin ve turizm başta hizmet sektörünün ucuz emek politikalarına karşı bir proje yok.

-          Tarımda geldiğimiz üretimsizlik kısır döngüsünü nasıl kıracağımız konusunda bir öneri yok. Tohumculuk yok, gübre vesaire girdi fiyatları yok.

-          Gıda sağlığı ve güvenliği konusunda bir öneri yok.

-          Kara paraya, Türkiye’de cirit atan suç örgütlerine, ülkenin uyuşturucu tüccarlarının transit yolu olmaktan pazarı haline dönüşmesine karşı bir önlem yok.

-          Çevre konusuna önem verilmiş olmasına (ss.35, 36, 40, 41, 43) ve Paris İklim Anlaşmasına uyulacağının belirtilmesine karşın, çevre konusunda radikal hiçbir önlem ve öneri yok. Toplu taşıma ve diğer çevre dostu ulaşım biçimleri, kirli sanayilerin kovulması, altını maden şirketlerine verip siyanürü yöre halkına yüzyıllık bir lanet gibi vermek, dünyanın çöplüğü haline dönüşmemiz hakkında bir öneri yok.

-          Deniz kirliliği üzerine kısa bir değini (s.40) olmasına karşın, deniz yok, deniz ulaşımı ve denizcilik yok ve Mavi Vatan yok.

-          Yeni sistemde parti içi demokrasiyi destekleyecek hiçbir unsur yok.

-          Radyo Televizyon Üst Kurulunun bağımsız ve tarafsız bir hale getirileceği belirtilmesine karşın (s.38), haber alma hürriyeti ve sansüre karşı bir değini yok.

-          Metinde Kürt lafı geçmediği gibi, metinde 66 kere Türkiye adı geçmesine rağmen aslında Türk de yok. Ülkede varolan hiçbir ‘azınlık’ yok, Alevi yok.

-          Din ve vicdan özgürlüğüne değinilmesine (s.37) karşın laiklik yok, Diyanet’e bir değini yok.

-          Dış politika yok, Avrupa Birliği üyeliği yok, NATO yok, komşularımızla ilişkiler hakkında değini yok.

-          Spor yok. Gençler hakkında çok kısa bir bölüm dışında (s. 35) hiçbir proje yok.

-          Yüksek Seçim Kurulu hakkında bir bölüm olsa da, seçim kanunlarında gerrymandering (seçim bölgeleri ile sonuçları etkileyecek şekilde oynamak) dahil demokratik olmayan değişiklikleri engelleyecek bir mekanizma yok.

-          Kadın hakları üzerine bir bölüm olmasına (ss.37-38) karşın, İstanbul Sözleşmesi yok.

-          Cinsel azınlık yok.

Bu listeye elbette çok sayıda başka madde de eklenebilir. Mutakabat metninin olumlu unsurlarını vurgulamak siyasi olarak daha yapıcı bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Elbette CHP’nin ve diğer partilerin kendi siyasi stratejilerini oluşturmak ve bunu yaparken de benzemezlerle bir işbirliği kurmak hakları vardır. Ancak benzemezlerin birliği kendi değerlerini geride bırakarak kurulamaz. Bu haliyle mutabakat metni CHP programının gerisindedir. Kendi programında olan öğeler dahi metinde yoktur. Bütün bu yokluklar içinde parlamenter sistemin neresi güçlendirilmiş olacaktır?

Saygılarımla.

 


[1] Oysa Emile Durkheim’ın 19 yüzyılda bize öğretttiği gibi, modern yaşam benzerlerin değil “benzemezlerin” dayanışması ile kurulmaktadır.

 

Yorum yapmak için oturum açın