ÇİN ÖRNEĞİNİN ÖĞRETTİKLERİ
Ahmet Faruk Keçeli
Çin, 1990ların başından başlayarak büyük bir ekonomik gelişme[i] göstermiştir. Bunda Çin’e yapılan doğrudan yabancı yatırımların (DYY) payı azımsanmayacak kadar önemlidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında “Çin tipinde kalkınacağız,” mealinden bir konuşma yapmıştır. Çin, ucuz emeğin verdiği imkanlarla, DYY çekmiş ve büyüme hamlesinin başında piyasa kurumlarını ülkesinde geliştireceğine dair sözler vermiştir. Bu, ABD ile ticaret savaşına girmeden önceydi. 1990larda gösterdiği yüksek hacimli genişleme sonrası, günümüzde Ortadoğu ve Afrika’ya açılma planları yapmaktadır. Çin’in kalkınmasında ihracata yönelik büyüme hamlelerinin etkisi olmuştur. Ancak ekonomi tamamen piyasa koşullarına açılmamış, Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin gözetiminde bir genişleme hamlesi yaşamıştır.
Muhalefet nedir?
Muhalefet iktidarmış gibi yapma makamı da değildir, her konuda mızmızlanma yeri de!
Türkiye’de iktidar sorunu olduğu gibi muhalefet sorunu da var. Zaten içinde bulunduğumuz acınası durumun tek bir aktörün edimi olması beklenemez. Batı ülkelerinde gördüğümüz iktidarla muhalefetin belli fasılalarla yer değiştirmesi keyfiyeti bizde kurumsallaşamadığı için bizdeki müzmin muhalefetin iktidar tarafından kurulduğu algısı doğallıkla hemen akla geliyor ve dillendiriliyor. AKP’nin muhalefeti dizayn etme çabasının bizzat Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklanmasını da (Mart 2014’te aldığı seçim yenilgisi sonrasında söylemiş) ilginç bir ironi olarak görebiliriz.[1]
Demokrasi kurulması zor ve kaybetmesi çok daha kolay bir yönetim biçimi. Günümüzde diktatörlerin bile demokrat taklidi yapmalarına aldanmamak gerek, demokrasinin prestijinden faydalanmak için böyle yapıyorlar, eskiyi kötüleyerek ‘daha iyi’ demokrasiyi kuracaklarını söyleyenlerin bir kısmı ilk uygun durakta demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Tarih bunun örnekleri ile dolu. Samuel Huntington, Üçüncü Dalga Geç 20. Yüzyılda Demokratikleşme (2011, Kilit yayınları) kitabında çok sayıda demokrasinin kurulduğu 1990’ların tarihteki üçüncü demokratikleşme dalgasını oluşturduğunu, daha önceki iki demokratikleşme dalgasının da savaşlar ve darbeler ile tersine döndüğünü gösterdi.